Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkiler ruhsal travma olarak tanımlanır. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur, ancak bunların tümü ruhsal travma yaratmaz.

Ruhsal sorunlara yol açtığı bilinen travma türleri; doğal afetler (deprem, sel, yangın), insan eliyle yapılan travmalar (savaş, işkence, tecavüz), kazalar (iş, trafik), beklenmedik ölümler ve ciddi-ölümcül hastalıklara yakalanma şeklinde sıralanabilir.

Toplum içinde ruhsal travmaya yol açan olaylar oldukça sık görülür. Araştırmalar her iki kişiden birinin bu tür olaylarla hayatında en az bir kere karşılaştığını göstermektedir. Suç oranının yüksek olduğu yerlerde yaşayanlar, ek ruhsal hastalığı olanlar, asker, polis gibi meslek grupları travmatik olaylarla daha sık karşılaşırlar.

Travma sonrası stres bozukluğunda; uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması, sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde olma, kolay irkilme, çabuk sinirlenme, gelecekle ilgili plan yapamama, yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi), olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülmektedir.

Bu belirtiler çoğu kişide travmayı izleyen günlerde görülür ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir, ancak bazı kişilerde aylarca, hatta yıllarca sürebilmektedir.

Toplumda ruhsal travma yaşayan pek çok kişi olmasına rağmen ancak bir kısmı (örneğin depremi yaşayanlarda %20’si) travma sonrası stres bozukluğuna yakalanır. Bu da bazı kişilerde hastalığa bir yatkınlık olabileceğini, ya da bazılarının hastalığa karşı daha dayanıklı olduğunu düşündürür. Kadınlar, geçmişte ruhsal travma yaşayanlar, başka ruhsal veya bedensel hastalığı olanlar ve travmayı daha şiddetli yaşayanlar daha yüksek risk altındadır.

Travma sonrasında kişinin olayın etkileriyle başa çıkmak için kullandığı yöntemlerin de sonuçları etkileyebileceği düşünülmektedir. Olay olmamış gibi davranan, unutmaya çalışanlarda hastalığın iyileşmesi daha fazla gecikirken, sorunları için yardım arayan, sorunlarını başkalarıyla paylaşan, hakkını arayan kişilerde daha çabuk iyileşme görülmektedir. Kişinin sosyal destek sistemi de travma sonrasında iyileşmeye olumlu etkide bulunmaktadır.

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde ilaç tedavileri ve etkinliği kanıtlanmış terapi yöntemleri (bilişsel-davranışçı terapi, EMDR) kullanılmaktadır.